Güvenlik

Ankara'da 3 kişinin öldüğü yangın davasında 4 tutuklu sanığa ev hapsiyle tahliye

Eda KOÇ/ANKARA, (DHA)-ANKARA’da 26 katlı binada çıkan, 1’i bebek 3 kişinin hayatını kaybettiği yangına ilişkin 4’ü tutuklu 13 sanığın yargılandığı davada, mahkeme mevcut delil durumu ve tutuklulukta geçen süreyi dikkate alarak 4 tutuklu sanığın konutunu terk etmeme (ev hapsi) şartıyla tahliyesine hükmetti.

Çankaya ilçesi Alacaatlı Mahallesi’ndeki 26 katlı binanın 10’uncu katında, 12 Temmuz’da çıkan yangında Hüsniye Çelik Şahin (32), 3,5 aylık oğlu Aras Şahin ve sitenin güvenlik görevlisi Muharrem Çetinkaya (63) hayatını kaybetti. Binada mahsur kalanlar itfaiye ekipleri tarafından kurtarılırken, aralarında itfaiye görevlilerinin de bulunduğu onlarca kişi dumandan etkilendi. Yangınla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada gözaltına alınan 13 şüpheliden inşaat mühendisi ve müteahhit B.Y., inşaat mühendisi İ.K., müteahhit K.D. ve yapı denetim şirketi sahibi inşaat mühendisi Y.S.K., tutuklandı. 4’ü tutuklu 13 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi. İddianamede, yangının binanın şaft boşluğundan geçen elektrik iletim hattının 10’uncu kattaki metal gövdesinde oluşan deformasyon nedeniyle, aşırı ısınma ve gevşek bağlantı sonucu meydana gelen “şase patlaması” ile başladığı tespit edildi. Yapıdaki eksiklikler ile denetim ve bakım ihmalleri bulunduğu belirtilerek; müteahhit, yapı denetim firması sahibi, asansör bakım firması sahibi ve site yöneticisinin de aralarında olduğu 13 şüpheli hakkında 'Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' suçundan 15’er yıla kadar hapis cezası istendi.

YARGILANMALARINA BAŞLANDI

Ankara 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya, tutuklu sanıklar inşaat mühendisleri Y.S.K., B.Y. ve İ.K. ile müteahhit K.D. katıldı. Duruşmada tutuksuz sanıklar ev hanımı N.S.T., mimar E.Y. Ö. ve F.B.G., inşaat mühendisi M.H.Y., emekli bürokrat F.A., asansör sistemleri çalışanı M.E.E., emekli M.A. ve makine mühendisi A.Ö. de hazır bulundu. Ayrıca hayatını kaybedenlerin yakınları ile taraf avukatları da duruşmaya katıldı.

'BİNLERCE KONUT YAPTIM, İLK KEZ HAKİM KARŞISINA ÇIKIYORUM'

Tutuklu sanık inşaat mühendisi ve müteahhit B.Y., savunmasında 2015’te söz konusu proje için sözleşme yapıldığını ve yaklaşık 6 ay içinde projenin onaylandığını, ardından şantiye yönetiminin tutuklu sanık K.D.’ye verildiğini belirtti. Yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda projeleri bulunduğu için 2017’de projeden fiilen çekilmek istediklerini, sadece temsili olarak yüzde 10 payla ortaklıkta kaldıklarını ifade eden Yaşar, “Diğer iki ortak, projeyi devam ettirdi, o aşamada bina temel seviyesindeydi, ortada bir şey yoktu” dedi. Elektrik tesisatı gibi ince işlerin en son yapıldığını söyleyen Yaşar, projeden çekilmelerinin ardından inşaatla ilgili bilgi, talimat veya fiili bir görevlerinin kalmadığını, işlerin şantiye şefi İ.K. ve K.D. tarafından yürütüldüğünü anlattı. Milletvekili olduktan sonra etik gereği şirketi devrettiğini, 2020 sonunda da tüm hisselerini satarak projeden tamamen ayrıldığını belirten B.Y., “Bizim sahada elemanımız yoktu, sadece maddi destek sağlıyorduk. Binlerce konut yaptım, ilk defa hakim karşısındayım. İnşaat sürecinin ayrıntılı olarak incelenmesini ve gerçeğin ortaya çıkmasını istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.

'YAPI DENETİM FİRMASI YÜZÜNDEN İSKAN ALINAMADI'

Tutuklu sanık inşaat mühendisi İ.K. savunmasında, söz konusu sitenin inşaat sürecinde şantiye şefi olarak görev yaptığını, bu süreçte yapılan tüm işlerin projeye ve standartlara uygun şekilde yürütüldüğünü ileri sürdü. Yapı denetim sürecinin, denetim firmasının görevini tam olarak yerine getirmemesi nedeniyle aksadığını ve bu sebeple iskan işlemlerinin tamamlanamadığını ifade eden İ.K., yaşanan olayda sorumluluğu bulunmadığını savundu.

Tutuklu sanık müteahhit K.D. ise savunmasında, B.Y. ile birlikte kurdukları ortaklık üzerinden söz konusu sitenin yapımına 2016 yılında başladıklarını anlattı. Yapı denetim firmasının maddi sorunlar nedeniyle yapımı son safhada bıraktığını, bu nedenle iskan sürecinin ilerlemediğini söyleyen K.D., 2017’de geçirdiği karaciğer nakli nedeniyle bir süre inşaattan uzak kaldığını, bu dönemde işleri ortağının takip ettiğini belirtti. Elektrik, su ve doğalgaz için yapılan tüm başvurularda ilgili kurumların kontrolden sonra onay verdiğini, asansörlerdeki bazı sorunlar nedeniyle iskan çıkmadığını aktaran K.D., belediye denetimlerinde tespit edilen sığınak havalandırması ve depo kapısı eksiklerini gidermeye çalıştıklarını, yangın tesisatı dahil tüm işlerin projeye uygun şekilde yapıldığını savundu. Sanık K.D., yaşanan olayda sorumluluğunun bulunmadığını iddia etti.

'KAÇAK YAPININ TARAFIMCA DENETLENMESİ BEKLENEMEZ'

Tutuklu sanık Y.S.K., kendisine ait yapı denetim şirketinin 2020’de kapandığını belirterek, “Benden sonra kimin denetlediğini, nasıl devam ettiğini bilmiyorum. Denetim faaliyetimi yapmadığım için asli kusurlu gözüküyorum. Denetim yapabilmek için belli şartların yerine getirilmesi gerekiyor. Bu şartlar yerine getirilmemişken 2018’de bu yapı mühürlendi, kaçak bir yapı haline geldi. Kaçak bir yapının tarafımca denetlenmesi beklenemez. Benim yüzde 60’tan sonrası için hiçbir denetimim olmamıştır. 2020’den sonra hiçbir imzam yoktur. Elektrik ve su abonelikleri için yapı denetimin izni olması gerekir ama benim şirketim kapanmıştı. Binayı kullanıma açma yetkisi ve kontrol sorumluluğu tamamen yapı sahibine aittir. Bu sebeple benim bir suçum yok, tahliyemi talep ediyorum. Elektrik aboneliği yapılırken kablolama bina kullanıcılara teslim edilmeden hemen önce yapılır, o sırada şirketim kapanalı 2 yıl olmuştu” dedi.

'BİNA SAKİNLERİ TEDİRGİN OLMASIN DİYE ETİKETİ SÖKMEM İSTENDİ'

Tutuksuz sanık A.Ö., sözkonusu sitedeki üç asansörün periyodik kontrolünü yaptığını belirterek, “Makine mühendisiyim, firma çalışanı değilim. Asansörlerde tespit ettiğim eksiklikler nedeniyle kırmızı etiket verdim. Asansörün acil kurtarma butonu ve kurtarma sistemi çalışmıyordu. Bina sakinleri tedirgin olmasın diye etiketi yapıştırmamam istendi, ben de söktüm. Binada yangın asansörü de vardı ve prosedüre göre asansörlerin kullanılmaması gerekiyordu" dedi.

'BİLGİM VEYA SORUMLULUĞUM YOKTUR'

Tutuksuz sanık E.Y.Ö., mimar olduğunu ve üniversiteden mezun olduktan sonra aile şirketinde çalışmaya başladığını belirterek, ilgili firmada yalnızca 2017–2020 yılları arasında imza yetkisi bulunduğunu söyledi. İnşaatın yapım sürecine ilişkin herhangi bir bilgi veya sorumluluğunun olmadığını, daha önce başka bir işte de çalışmadığını ifade eden E.Y.Ö., suçlamaları reddetti. Diğer sanıklar da söz konusu olaylara ilişkin sorumluluklarının olmadığını iddia ederek beraatlerini talep etti.

4 SANIK DA EV HAPSİYLE TAHLİYE EDİLDİ

Söz alan cumhuriyet savcısı, mütalaasında gelinen aşama itibariyle tutuklu 4 sanık hakkında tahliye talebinde bulundu. Sanık ve avukat beyanlarının ardından mahkeme heyeti, ara kararını açıklayarak tutuksuz sanıklar; N.S.T., E.Y.Ö. ve F.B.G. ile M.H.Y. hakkında uygulanan adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına hükmetti. Diğer tutuksuz sanıklar yönünden mevcut adli kontrol hükümlerinin devamına karar verildi. Heyet, eksik hususların giderilmesi için dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilmesine hükmetti. Tutuklu sanıklar; Y.S.K., B.Y. ve İ.K. ile K.D. hakkında ise konutunu terk etmeme (ev hapsi) şeklindeki adli kontrol tedbiriyle tahliyelerine karar verildi. Duruşma 13 Şubat 2026 tarihine ertelendi. (DHA)