Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Kur'an-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışması Büyük Finali'nde konuştu. Erdoğan, “Müslümanlar olarak bugün Kur'an'ın rehberliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Dünyanın dört bir yanında İslam beldelerinin çoğunda kan, gözyaşı ve istikrarsızlık hakim. Etnik, mezhep ve kabile temelli gerilimlerin en çok yaşandığı yerlerin başında İslam ülkeleri geliyor. 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' diyen bir peygamberin ümmeti olmamıza rağmen gelir adaletsizliğinin yaygın olduğu ülkeler maalesef bizim inanç coğrafyamızda bulunuyor. Zekat gibi bir müesseseye sahipken bir tarafta insanların refah ve bolluk içinde yaşarken, hemen öte tarafta milyonların açlık ve kıtlığın pençesinde kıvranmasının hiçbir makul izahı olamaz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT tarafından düzenlenen Kur'an-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışması'nın finaline katıldı. Erdoğan'a, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş eşlik etti. Program finale kalan yarışmacılarını Kuran-ı Kerim tilavetleriyle başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan programda katılımcılara konuşma yaptı.

Bakan Kacır: Savunma sanayinde ve havacılıkta millileşme bizim için zorunluluktur Bakan Kacır: Savunma sanayinde ve havacılıkta millileşme bizim için zorunluluktur

“RAMAZAN, BİZLERE LÜTFEDİLEN BİR ARINMA VE TOPARLANMA VESİLESİDİR" 

Konuşmasına İslam aleminin Ramazan ayını tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sözlerimin hemen başında artık uğurlamaya hazırlandığımız 11 ayın sultanı mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Ramazan kişinin kulluğunu, faniliğini Allahuteala karşısında acizliğini tekrar hatırlaması, varoluş gayesinin tekrar idrakine varmasıdır. Bu yönü ile Ramazan, her sene asrısaadete bir hicrettir. Dünyanın her yanındaki Müslümanlar Kur'an, oruç ve yardımlaşma ayı Ramazan'a idrak etmeye çalışıyor. Milletimiz de bu mübarek günleri oruçla, iftarla, sahurla, teheccüd, itikaf ve mukabeleyle ihya ediyor. Tarihin kerahet vaktinde yaşayan günümüz Müslümanları için Ramazan, bizlere lütfedilen bir arınma ve toparlanma vesilesidir. Rabbim tuttuğumuz oruçları, günahlarımıza kefaret kılarak bizleri arınmış bir şekilde bayrama kavuştursun diyorum. Kur'an ayı, Ramazan-ı Şerif'i tam da ruhuna uygun şekilde Kur'an bülbüllerinin tilavetleriyle idrak etmenin bahtiyarlığı içindeyiz. İlahiyat İslami İlimler Fakülteleri arası hafızlık ve Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma yarışmasına katılan tüm kardeşlerimi, tüm karilerimizi, tüm hafızlarımızı yürekten tebrik ediyorum. Yarışmada dereceye giren kardeşlerimin her birini tebrik ediyor bizlere böylesine muhteşem bir Kur'an ziyafeti tattırdıkları için kendilerine şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Jürideki kıymetli hocalarımıza da aynı şekilde emekleri ve gayretleri için teşekkürlerimi ifade ediyorum" dedi.

“KIYAMETE KADAR DA KUR'AN GÖNÜLLERİN, KULAKLARIN VE RUHLARIN ŞİFASI OLMAYA DEVAM EDECEKTİR" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstat Necip Fazıl bakınız ne diyor? Her güzel daha güzele yaver, Allah güzeldir, güzeli sever.' Tıpkı üstadın çok veciz bir şekilde dile getirdiği üzere en güzel biçimde yaratılan insana da sözlerin en güzelinin hakkını vererek okumak yakışır. Zümer Suresi'nde Rabbimiz şöyle buyurmuştur, 'Allah sözün en güzelini birbiriyle uyumlu ve tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların bu kitabın etkisinden tüyleri ürperir. Hem bedenleri hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar' Evet, Kur'an sözlerin en güzelini cem eden mukaddes bir kitap olarak Müslümanlar tarafından asırlardır okunarak, ezberlenerek, huşuyla dinlenerek, dillerde, kulaklarda, kalplerde, hanelerde muhafaza edildi. Gök kubbemizde yankılandı. İnşallah kıyamete kadar da Kur'an gönüllerin, kulakların ve ruhların şifası olmaya devam edecektir. Burada karilerimizin Davudi sesleriyle birlikte gönüllerinden de yükselen Kuran-ı Kerim tilavetinin feyzinin, bereketinin, rahmetinin, bizleri mesrur ve mesut etmesini Rabbimden niyaz ediyorum" diye konuştu.

“ETNİK, MEZHEP VE KABİLE TEMELLİ GERİLİMLERİN EN ÇOK YAŞANDIĞI YERLERİN BAŞINDA İSLAM ÜLKELERİ GELİYOR" 

İslam ülkelerinde açlık ve istikrarsızlığın hakim olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son günlerini idrak ettiğimiz mübarek Ramazan ayının bu feyzi ihsanı ve keremi katlayarak arttıracağına inanıyorum. İnşallah biz de işte bugün burada olduğu gibi bu nur yağmurundan nasiplenmenin gayretinde olacağız. Kardeşlerim, Kur'an-ı Kerim'in nuru ilk vahyin indiği Hira'dan dalga dalga yeryüzüne yayılarak insanlığın selametine, rahmete ve berekete vesile oldu. Bu ilahi çağrı, karanlığı aydınlığa, zulm-ü adalete, korku ve çaresizliğe ümide, hüznü de, sevince tebdil eyledi. Hz. Peygamber'in önderliğinde saadet asrında sevgi ve merhametin kardeşlik ve dayanışmanın en güzel örnekleri sunuldu. Yardımlaşmayı oradan öğrendik. Merhameti, şefkati oradan öğrendik. Anne babaya layıkıyla hürmet etmeyi, oradan öğrendik. Yetime, öksüze, ihtiyaç sahiplerine kucak açmayı oradan öğrendik. Cahiliye karanlığından kurtuluşun yolunu yine oradan öğrendik. Milletçe, acze düştüğümüzde bu ilahi mesajın şifa veren nefesiyle yeniden ayağa kalktık. Zulme rıza göstermemeyi, yeise kapılmamayı, başı dik, hür, onurlu ve güçlü bir millet olmayı bize işte böyle başardık. Alın teriyle, helalinden kazanmayı, komşuyu, akrabayı gözetmeyi, hastalara ve yoksullara yardım etmeyi bize hep Kur'an ve sünnet öğretti. Sadece iyi bir kul değil, aynı zamanda iyi bir Müslüman, çok iyi bir insan olmayı Kur'an-ı Kerim'den ve yürüyen Kuran olan Hz. peygamber efendimizin örnek hayatından öğrendik. Burada şunu özellikle ifade etmek istiyorum; Müslümanlar olarak bugün Kur'an'ın rehberliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Dünyanın dört bir yanında İslam beldelerinin çoğunda kan, gözyaşı ve istikrarsızlık hakim. Etnik, mezhep ve kabile temelli gerilimlerin en çok yaşandığı yerlerin başında İslam ülkeleri geliyor. 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' diyen bir peygamberin ümmeti olmamıza rağmen gelir adaletsizliğinin yaygın olduğu ülkeler maalesef bizim inanç coğrafyamızda bulunuyor. Zekat gibi bir müesseseye sahipken bir tarafta insanların refah ve bolluk içinde yaşarken hemen öte tarafta milyonların açlık ve kıtlığın pençesinde kıvranmasının hiçbir makul izahı olamaz" şeklinde konuştu.

"KÜRESEL EMPERYALİST GÜÇLERİN İSLAM DÜNYASI ÜZERİNDE OYNADIĞI OYUNLARIN YAŞADIĞIMIZ BU SIKINTILARDA ÖNEMLİ PAYI VARDIR" 

Erdoğan konuşmasının devamında, “Kardeşlerim elbette bize, medeniyetimize ve inandığımız değerlere zıt olan bu tablonun sorumlusu sadece Müslümanlar değildir. Küresel emperyalist güçlerin İslam dünyası üzerinde oynadığı oyunların yaşadığımız bu sıkıntılarda önemli payı vardır. İslam ülkelerinin sahip olduğu altının, petrolün, madenin ve diğer yeraltı yer üstü kaynaklarının rantını o zenginliklerin asıl sahipleri değil eski sömürgeci güçler yemektedir. Afrika'dan Asya'ya pek çok bölgeye baktığımızda bu sömürü çarkının nasıl kurulduğunu ve nasıl işletildiğini rahatça görebiliyoruz. Savaş ve çatışma bu araçların en başında yer alıyor. Bakınız çok açık söylüyorum, bugün Suriye'yi, Yemen'i Libya'yı Sudan'ı, Filistin'i, ve daha nice İslam toprağını kana bulayan çatışmaların gerilimlerin, zulümlerin gerisinde, bu sömürü düzenini devam ettirme planları vardır. Kimi zaman demokrasi getirme, kimi zaman terörü ve gerilimi bitirme, kimi zaman ülkeyi kalkındırma kimi zaman barışı ve istikrarı sağlama velhasıl her defasında farklı bir maskenin arkasına gizlenerek oynanan oyunun gayesi zenginliklerin talan edilmesidir. Ne yazık ki bunda çoğu zaman başarılı da oldular. İşte, sizler de görüyorsunuz, komşumuz Suriye 13 yıldır kaos ve kargaşadan bir türlü çıkamadı. Libya'da, Yemen'de halen huzur ortamı tesis edilemedi. Sudan'da milyonlarca insan yerini, yurdunu, evini terk etmek zorunda kaldı. Filistin'deki işgal, zulüm ve katliam politikaları ise 3 çeyrek asırdır artarak devam ediyor. Gazzeli kardeşlerimizin tam 180 gündür maruz bırakıldıkları zulmü ve soykırımı anlatmaya artık kelimeler dahi kifayetsiz kalıyor. Kardeşlerim atalarımız 'yitik kaybedildiği yerde aranır' demişlerdir, yüzleştiğimiz sorunlar için sadece başkalarını suçlamak kabahati sürekli başkasında aramak şüphesiz kolaya kaçmak olacaktır" ifadelerini kullandı.

“KENDİ HATALARIMIZI, KENDİ KUSURLARIMIZI DA AÇIK YÜREKLİLİKLE KABUL EDECEĞİZ” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanlık düşmanlarının tüm bu krizlerdeki paylarını sorgularken kendi hatalarımızı, kendi kusurlarımızı da açık yüreklilikle kabul edeceğiz. Kur'an-ı Kerim'in ve sünnet-i seniyyenin rehberliğinden ayrılmamızın, dinimizin umdeleriyle, bağlarımızın zayıflamasının da karşımızdaki bu vahim tablonun oluşmasında etkili olduğunu biliyoruz. Şunu kabul etmemiz gerekiyor, Kur'an'ın emirleriyle aramıza mesafe koydukça bizi biz yapan, bizi hasımlarımıza karşı güçlü kılan hasretlerimizi de kaybetmeye başladık. Öyle ki, bir duvarın tuğlaları gibi olması gereken kardeşliğimiz zayıfladı. Birliğimiz bozuldu. Dayanışmamız sarsıldı. Muhabbetimiz azaldı. Paylaşmanın yerini tamahkarlık, cömertliğin yerini cimrilik aldı. Hasbilik ve samimiyet sahneden çekilirken riyakarlık geçer akçe haline geldi. Sevgi yerini nefrete, fedakarlık yerini benzinliğe, empati yerini vicdansızlığa bıraktı. Kıymetli bir şairimiz bakınız bunu nasıl ifade ediyor; 'Kardeşler arasına heyhat suizan düştü. Zedelendi sağduyu körleşen izan düştü. Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın insanlık bahçemize sensizlik hazan düştü' Evet nefsimizi ve kendimizi düzeltmeden çevremizin yani dış dünyanın düzelmeyeceğinin hepimiz çok iyi farkındayız. Karanlığı eleştirmek kolaydır önemli olan bu zifiri karanlığı delecek bir ışık huzmesi olabilmektir. Bunu da ancak aslımıza köklerimize, kalbimize, bize asırlardır kılavuzluk eden değerlere dönerek yapabiliriz. Bunun için öncelikle kardeşliğimize sahip çıkacağız. Birbirimizi sevecek gözetecek, birbirimizin hakkına hürmet göstereceğiz. Paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne tüm kalbimizle inanacağız. Kardeşimize akrabalarımıza, komşularımıza, sırtımızı asla dönmeyeceğiz. Yetimin başını okşayacak öksüzün elinden tutacak, ihtiyaç sahiplerinin kapısını çalacağız. Dini, mezhebi veya etnik farklılıklarımızı Allah'ın kudretinin bir tecellisi Rabbimizin bir ayeti olarak görüp birbirimize saygıyla yaklaşacağız. Sevgili Peygamberimizin veda hutbesinde buyurduğu şu temel ilkeyi asla ve asla aklımızdan çıkarmayacağız, 'Size iki şey bırakıyorum onlara sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Allah'ın kitabı ve peygamberinin sünnetidir.' Yol bu, Rabbim bizleri Kur'an'ın ve sünneti seniyyenin aydınlık yolundan ayırmasın. Ayaklarımızı sıratı müstakim üzere tutsun diyorum. Sözlerimi Resulullah efendimizin şu duasıyla tamamlamak istiyorum; Allah'ım, bizi hakkı hak bilip ona tabi olan batılı batıl bilip ondan uzak duran kullarından eyle.” dedi.

İLK ÜÇE GİRENLERİN HEDİYESİNİ ERDOĞAN VERDİ 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yarışmanın birincisi Muhammed Esed Can, ikincisi Süleyman Talha Cuhadar ve üçüncüsü Duhan Berkan Karadeniz'e hediyelerini verdi. Hatıra fotoğrafının ardından program son buldu. (DHA)