Kübra SONKAYA-Celal ATALAY/ANKARA, (DHA)- BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan komisyon, İmralı'nın ayağına gitmemeli, terör örgütünün değirmenine asla su taşımamalıdır" dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, parti genel merkezinde şehit yakınları, gaziler ve gazi yakınlarıyla bir araya gelerek basın toplantısı düzenledi. Destici, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının milletimizin belini büktüğünü belirterek, "Hayatın zorlukları milletimizin önemli bir kısmını mutsuz etmektedir. Emeklilerimiz mutsuzdur, asgari ücretlilerimiz mutsuzdur, küçük esnafımız ve küçük çiftçimiz mutsuzdur. Gıda, giyim ve barınma masraflarındaki durmayan artışlar maalesef milletimizde bir karamsarlığa ve ümitsizliğe sebep olmaktadır. Sorunlar herkes tarafından da dillendirilmektedir. Peki çare nedir? Çare ekonomide aktif rol oynayan, etkin, kararlı, kendi milletini kollayan bir milliyetçi ekonomi modelidir. Bu model Büyük Birlik Partisi'nin milli üretime dayalı, yersiz, gereksiz ithalata karşı milliyetçi ekonomi modelidir. Bu modelde tarım, hayvancılık, sanayi ve teknolojide işletmeleri ağırlıklı olarak yerli üreticilerin kontrolünde olacak ve üretilen malların satışı da ekseriyetle Türk esnaf ve tüccarın kontrolünde olacaktır. İşte bu yüzden mesela her yıl en az 60 milyar dolar açık vermemize sebep olan Çin ile ticaretimiz mutlaka gözden geçirilmeli. Biz 5 milyar dolar satıyoruz Çin'e, 65 milyar dolar alıyoruz. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Ve biz Çin'den bizim asıl ihtiyacımız olan, kendi üretemediğimiz enerjiyi de almıyoruz. Petrol, gaz da almıyoruz. Birçoğu 'ıvır zıvır' diyebileceğimiz ürünleri alıyoruz. Çay tabağına kadar Çin'den alıyoruz. Bu kabul edilebilir bir şey değildir" dedi.
'DOKUNULMAZLIK KÜRSÜYLE SINIRLANDIRILMALIDIR'
Destici, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in de aralarında bulunduğu bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin tezkerelere değinerek, "Bir kişi milletvekili oldu diye suç işleme özgürlüğüne sahip değildir. Milletin herhangi bir ferdi bir suç işlediğinde nasıl yargılanıyorsa, milletvekilleri de aynı şekilde yargılanmalıdır. Milletvekilliğinin dokunulmazlığı nerede olmalıdır? Meclis'te, kürsüde olmalıdır. Kürsüyle sınırlandırılmalıdır. Biz bunu bugün söylemiyoruz. Kurulduğumuzdan beri söylüyoruz" diye konuştu.
'VATANDAŞLARIMIZ SÜREÇTE RENCİDE EDİLMEKTEDİR'
'Terörsüz Türkiye' sürecine ilişkin konuşan Destici, "İnsanlık tarihinin en karanlık suç örgütlerinden birisi olan terör örgütü PKK'yı Kürtlerin temsilcisiymiş gibi kabul etmek gerçeklere, hukuka, insanlığa en çok da Kürt kardeşlerimize yapılmış büyük bir haksızlıktır. Niye onların temsilcisi bir kanlı terör örgütü olsun, bir hain terör örgütü olsun? Onların da milletvekilleri var, onların da belediye başkanları var, sivil toplum örgütleri var. Biz varız, bütün siyasi partiler var. Büyük Birlik Partisi'nin, Güneydoğu'nun bütün ilçelerinde teşkilatı var, belediyesi var. Meclis'te kurulan komisyonun adını değiştirdiler. Terör kelimesinden rahatsız olmuşlar. Sanki 41 yıldır terör yapan onlar değil. Suriye'nin kuzeyinde neredeyse devletleştiler. Irak'ın kuzeyinde varlıkları devam ediyor, Irak'ın kuzeyinde, İran'ın güneyinde devam ediyor, Avrupa'da devam ediyor, Amerika'da devam ediyor, her yerde devam ediyor. Topyekun silah bırakma, topyekun kendini feshetme gördük mü, görmedik. Batı'nın 150 yıldır iliğini kemiğini sömürdükleri bölgemizde, yağmaya devam etmek için kurdukları, sivilleri öldürmeleri için 40 yıl boyunca silah, para, erzak yağdırdıkları çakal sürüsü taltif edilirken, hayatları pahasına terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin mensupları şehitlerimizin değerli aileleri ve en çok da her şartla devletinin milletinin yanında durmuş, bölgede yaşayan vatandaşlarımız maalesef bu süreçte rencide edilmektedir" diye konuştu.
Destici, devamında şöyle konuştu:
"Kadim ve kaideli devlet anlayışımıza göre 40 yıl boyunca tüm emperyalistlerin maşası olmuş, bu milletin mukadderatına 40 yıl boyunca kastetmiş, dünyanın en kanlı örgütüyle ve onun elebaşlarıyla barış ambalajlı, devlet aklı kılıflı müzakere süreçlerine girilmesini en başından beri reddettik. 'Terörle müzakere edilmez ve terörle mücadele edilerek terör sonlandırılır' dedik. Bu tür süreçlerin her defasında Türkiye'nin egemenlik haklarına ağır zararlar verdiğini, masadan güçlenmiş çıkanın her zaman terör örgütü ve türevleri olduğunu defalarca haykırdık. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan komisyon, İmralı'nın ayağına gitmemeli, terör örgütünün değirmenine asla su taşımamalıdır." (DHA)





