İSTANBUL (DHA) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, medya kuruluşlarının genel yayın yönetmenleriyle Florya Sosyal Tesisi ve Atatürk Köşkü'nde bir araya geldi. Burada gündeme ilişkin değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, soruları da yanıtladı. Kurtulmuş " (Komisyonun İmralı ziyareti) Sürecin tamamlanması bakımından böyle bir adım atılabilir. Ama bu kararı verecek olan Meclis’teki komisyonumuzdur. Benim şahsi görüşüm burada önemli değildir. Çeşitli siyasi partiler bu konuda olumlu kanaatlerini ifade ettiler, ediyorlar. Kamuoyu önünde de ediyorlar. Eğer komisyon böyle bir karar alırsa ona göre hareket edilir. Perşembe günü İçişleri, Milli Savunma Bakanlarımız ve MİT Başkanımız hangi adımlar atıldığını anlatacak" dedi.
'HERKES COŞKUYLA BU MESELENİN BİR AN EVVEL BİTİRİLEBİLMESİ İÇİN ÖNEMLİ FİKİRLER ORTAYA KOYDULAR'
Burada konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş "Türkiye'de Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu gerçekten önemli, tarihi bir görevi üstlendi. Bugün itibarıyla da 16 toplantısını geride bırakarak önemli bir fonksiyonu icra etti. Bundan sonra da artık nihai noktaya doğru geliyor. Hem komisyon çalışmaları başladığı günden itibaren hem de Terörsüz Türkiye çalışmaları iradesi ortaya konulduğu günden itibaren Türkiye'de medyanın vermiş olduğu desteğin de fevkalade önemli olduğunu ifade etmek isterim. Hemen hemen medyada kuruluşlarının tamamına yakını büyük bir destek verdi. Meselenin tarihi bir kardeşlik ve barış fonksiyonu icra edeceğini bilerek uyumlu bir şekilde bu sürece destek verdiler, bundan dolayı da hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Öncelikle komisyonun kurulmasından itibaren bazı ilkeleri hep beraber kararlaştırarak yola koyulduk. Bunlardan bir tanesi açıklık, şeffaflık ve katılımcılık ilkeleriydi. Türkiye'de toplumun farklı kesimlerinden insanların gelip sivil toplum kuruluşlarının, devlet görevlilerinin, birebir bu konudan mağdur olan ailelerin geldiği, 134 sivil toplum kuruluşu kanaat önderi temsilcisinin dinlendiği çok geniş bir dinleme süreci ortaya çıktı. Şunu çok rahat söyleyebilirim. Çok farklı fikirleri olmakla birlikte buraya gelip katılan, komisyonda fikir beyan edenlerden hiçbirisi biz bu süreci istemiyoruz, bu süreç olmasın diye bir beyanda bulunmadı. Herkes coşkuyla bu meselenin bir an evvel bitirilebilmesi için önemli fikirler ortaya koydular. Bazılarının somut teklifleri oldu, bunların hepsini kayıtlara aldık ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'mizin zabıtları içerisinde yerini aldı. Sadece iki toplantı, konunun hassasiyeti dolayısıyla basına kapalı yapıldı, diğer toplantılar basına açık bir şekilde yapıldı" dedi.
'5'TE 3 ÇOĞUNLUK ÜZERİNDE İTTİFAK KURULARAK YOLA DEVAM EDİLDİ'
Kurtulmuş "Bu sürecin bu kadar dikkatli yürütülmesinde, bu kadar da önemli bir noktaya gelmesindeki temel etkenlerden birisi, komisyonun yapısıdır. Komisyon, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki 11 siyasi partinin katıldığı, 51 milletvekilinin yer aldığı bir çalışma grubu oldu. Burada asla partilerin kendi gündemleri, kendi siyasi tercihleri, öncelikleri üzerinde bir gündem oluşturmadan, insanlar çok farklı fikirlere sahip olmakla birlikte medeni bir şekilde, büyük bir demokratik olgunlukla herkes fikirlerini ifade etti, müzakereyi gerçekleştirdi. Bu bakımdan temsil gücü oldukça yüksek bir komisyon. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil edilen siyasi iradenin yüzde 95'inin temsil edildiği bir gruptan bahsediyoruz. Bu grupla karar alırken de en baştan itibaren yaptığımız şey, karların sadece yüzde 50 artı 1 ile alınamayacak kadar önemli, hassas bir konu olduğu, bunun için de mutlaka nitelikli çoğunlukla kararların alınması gerektiğidir. Yani 5'te 3 çoğunluk üzerinde ittifak kurularak yola devam edildi ve önemli bir noktaya kadar geldi. Burada ana konular ortaya çıktı. Bunlardan bir tanesi 'kardeşlik' meselesidir. Türkiye'de bu süreç, aslında Türkler ile Kürtler arasında bir barış süreci değil, aslında devlete karşı mücadele eden terör örgütünün silahlarını bırakmasını ilan etmesiyle birlikte başlayan bir sürecin parlamento tarafından dikkatle izlenmesi sürecidir. Dolayısıyla, burada hemen herkesin Türk-Kürt kardeşliği vurgusu yaptığının, bu ülkede yaşayan insanların arasındaki birlik ve beraberlik vurgusunu yaptığının altını çizmek isterim, bu fevkalade önemli bir meseleydi" ifadelerini kullandı.
'SÜREÇ, BİR PAZARLIK SÜRECİ DEĞİLDİR'
Kurtulmuş "Bir diğer husus ise bu süreç, bir pazarlık süreci değildir. Aşağı yukarı katılanların kahir ekseriyeti bu kanaatte olduklarını ifade ettiler. Öncelikle bu süreç, İmralı'dan yapılan açıklamalar ve bu açıklamalara terör örgütünün de bütün bileşenleriyle uyacağını ifade etmesiyle birlikte başladı. Dolayısıyla, herhangi bir şekilde örgütle devlet arasında bir pazarlık söz konusu değildir, bugüne kadar da olmamıştır. Örgütün de maksimalist taleplerle gündeme gelmediğini zaten kamuoyuna yapılan açıklamalarla da biliyoruz. Örneğin, federasyon gibi, birtakım ayrıcalıkların tesis edilmesi gibi, başka bir dilin Türkçenin yanında resmi dil olmasının talep edilmesi gibi bazı taleplerin gündeme gelmediğini biliyoruz. Dolayısıyla, bunun bir pazarlık süreci olmadığı, devletin iradesinin, terörsüz bir Türkiye'yi kurma iradesiyle birlikte terör örgütünün de kendisini feshetme süreciyle ilgili kendisinden beklenen adımları atmaya başlaması. Henüz adımların tamamlandığını ifade edecek noktada değiliz, ama özellikle 26 Ekim açıklamasıyla birlikte, yani artık Türkiye sınırları içerisinde hiçbir şekilde terör faaliyeti yapılmayacağına ilişkin açıklamayla birlikte konu yeni bir safhaya, yeni bir merhaleye gelmiştir. Dolayısıyla, bu meselenin de çok önemli olduğunu, toplumumuzun büyük kesimlerinin de buna bu şekilde baktığının altını çizmek isterim. Yine burada ele alınan konular, müzakere süreci içerisinde çokça dile getirilen hususlardan birisi, artık Türkiye'nin teröre karşı ödediği bu maliyetleri bir daha ödememesi gerektiğidir. 2013 yılında bazı akademisyen arkadaşlarla bir çalışma yapmıştık, terörün o zamanki maliyeti 1.3 trilyon dolardı, alternatif maliyetleriyle birlikte, bugün bunu güncellemek lazım. Şahsi kanaatin bunun en az iki katına çıktığıdır. Türkiye'nin bu kadar ağır bir maliyeti ödememesi konusunda hemen hemen toplantıya katılan herkesin ortak bir anlayışı, yönelişi olduğunu ifade etmek isterim. Terörsüz Türkiye'nin kurulmasıyla birlikte bunun sadece Türkiye ile kısıtlı kalmayacağı, bütün bölgede de terörsüz bir iklimin oluşmasına fevkalade büyük katkı sağlayacağı konusunda büyük oranda buradaki müzakereler sırasında bir anlayış birliğinin olduğunu ifade etmek isterim" dedi.
'SÜRECİ MİLLET ADINA TAKİP EDECEK BİR KOMİSYON OLARAK BUGÜNE KADAR GELDİ'
Kurtulmuş "Müzakereler devam ettikçe, parlamentodaki görüşmeler, dinlemeler devam ettikçe şunu gördük ki gerçekten bu bir 'Türkiye modeli'dir. Özellikle akademisyen arkadaşlarımızın, uzmanların anlattıkları, dünyanın farklı yerlerindeki çatışma çözümleri modelleriyle kıyasladığınızda bizim geldiğimiz noktaya kısa bir sürede gelindir. Sürecin başlangıcını komisyonun kurulduğu 5 Ağustos 2025'ten değil, niyetlerin ortaya konulduğu 1 Ekim 2024'ten alırsanız oldukça kısa bir süre içerisinde, başka çatışma çözümleri örneklerine kıyasladığınızda 7 yılda, 9 yılda, 5 yılda gelinen noktaya Türkiye bu kadar kısa bir süre içerisinde gelmiştir. Hiç şüphesiz bu konuyla ilgili geçmiş uygulamaların defaatle yapılan, ortaya konulan denemelerin de çok önemli bir birikimi olduğunu biliyoruz. Ama sonuç itibarıyla baştan beri vurguladığımız, bu sürecin hızla ve kararlılıkla sürdürülmesi lazım. Geniş müzakere ilkesi, yani sadece belli çevrelerin görüşünü değil, geniş olarak toplumun görüşlerinin alınması ve ısrarla söylediğimiz şey, bir üçüncü göze ihtiyaç yok, bir ara bulucuya ihtiyaç yok Türkiye bunu kendi imkanlarıyla, kendi siyasi olgunluğuyla ortaya koyabilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki bu komisyonumuz da esas itibarıyla Türkiye modelinin en önemli ayaklarından birisi oldu. Bir daha bir dış güce, bir üçüncü göze ihtiyaç duyulmaksızın süreci millet adına takip edecek bir komisyon olarak bugüne kadar geldi" dedi.
'İÇ VE DIŞ BAZI UNSURLARIN BU SÜRECİ ZEHİRLEMEK İÇİN HER TÜRLÜ ÇABAYI ORTAYA KOYABİLMESİ MUHTEMELDİR'
Numan Kurtulmuş "Başından itibaren söylüyoruz. Bundan sonraki süreçte çok daha dikkatli olmamız gerekir. Bu dikkati özellikle sizlerden de sizin bu konudaki yönlendirmelerinize de ihtiyacımız olduğunu ifade etmek isterim. Bu süreçle ilgili evet, siyasette büyük bir konsensüs var, bir an evvel terör meselesini geride bırakalım, şartlar olumlu ilerliyor ama sonuçta bizim istediğimiz kadar olmasın diye çabalayan, bir kenarda, köşede bekleyen iç ve dış bazı unsurların bu süreci zehirlemek için, sürece zarar vermek için provokasyonlar dahil her türlü çabayı ortaya koyabilmesi muhtemeldir. Buna karşı da uyanık olmak gerektiğini ifade etmek isterim. Bir başka önemli özelliği ise bu komisyonun, aşağı yukarı toplumun bütün kesimleri dinlenmiştir. Devlet yetkilileri, konuyla ilgili bakanlarımız geldi, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız geldi. İnşallah bu hafta Perşembe günü yine İçişleri Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız gelip en başta yaptıkları sunumla bugün arasında neler oldu, hangi adımlar atıldı bunları anlatacaklar" diye konuştu.
'MAĞDUR OLMUŞ OLAN KİTLELER, TEMSİLCİLER GELDİLER VE GÖRÜŞLERİNİ BÜYÜK BİR AÇIKLIKLA ORTAYA KOYDULAR'
TBMM Başkanı Kurtulmuş "Bu konuyla ilgili olan arkadaşlarımız, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız, Adalet Bakanımız, Dışişleri Bakanımız olmak üzere gelip anlattılar. Bir başka ilgili grup ise mağdur yakınlarıydı. Başta şehit ailelerimiz, gazilerimiz olmak üzere, Cumartesi Anneleri, Diyarbakır Anneleri ve Barış Anneleri gibi bu süreçte hakikaten mağdur olmuş olan kitleler, temsilciler geldiler ve görüşlerini büyük bir açıklıkla ortaya koydular. Hukuk camiamızı, barolarımızı ve hukukçuların kurmuş olduğu derneklerin fikirlerini de almış olduk. Tabii bu konuda siyasi tecrübe sahibi olan insanları da dinledik. Özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki bu ve benzer konulardaki tecrübelerini paylaşmaları bakımından, geçmiş dönem Meclis Başkanlarımızın gelip komisyona bilgi vermeleri, görüşlerini ifade etmeleri fevkalade değerli ve anlamlıydı. Ayrıca ekonomi ve iş dünyasına ilişkin ana akım kuruluşların tamamı geldiler, görüşlerini ifade ettiler. Akademiden arkadaşlarımız ve uzmanlar geldiler. Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere birçok çevreden kanaat önderleri geldi, STK'lar geldi ve görüşlerini ifade ettiler. Kadın ve gençlik kuruluşları da insani yardım kuruluşları da bu konu içerisinde görüşlerini paylaştılar" dedi.
'ÖRGÜTÜN KENDİSİNİ TASFİYE ETTİĞİNİN TESPİT VE TESCİLİ BUNDAN SONRAKİ AŞAMANIN EN KRİTİK NOKTASIDIR'
Kurtulmuş "Şimdi gelinen noktada artık yavaş yavaş bu komisyon çalışmalarının toparlanması sürecine giriyoruz. Burada bundan sonraki adım, bizim en baştan beri söylediğimiz, zaten sürecin buraya kadar gelmesini sağlayan en önemli husus, örgütün ben silahları bırakıyorum ve kendimi tasfiye ediyorum ilanıdır. Şimdi örgütün gerçekten silahları bıraktığının ve kendisini tasfiye ettiğinin tespit ve tescili bundan sonraki aşamanın en kritik noktasıdır. Yani bunu biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olacak yapacak durumda değiliz. Milli güvenlikle ilgili kurumlarımızın, başta Milli İstihbarat Teşkilatı ve Milli Savunma Bakanlığı unsurlarının, evet örgüt kendisini feshetmiştir, sahada ciddi bir silahsızlanma sağlanmıştır diyerek bu tespiti yapmasından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin konunun gerektirdiği birtakım yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesi mümkün olabilecektir. Bu çerçevede bizim komisyon olarak üzerinde durduğumuz konu ise bundan sonraki temel görevimiz, raporlamadır. Yani neler konuşuldu, bunun perspektifi nedir ve bundan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna hangi teklifleri sunacaktır bunları arkadaşlarla da diğer bütün partilerin temsilcilerle de bir araya gelerek son görüşmelerimizi geçtiğimiz hafta yaptık ve onlar da hazırlıklarını yapacak ve sonunda bir raporu ortaya koyacağız" dedi.
'BU KOMİSYON, MECLİS TEAMÜLLERİNE UYGUNDUR, TÜRKİYE'NİN HUKUK SİSTEMİNE UYGUN BİR KOMİSYONDUR'
Kurtulmuş "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu komisyonu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin evet bir anayasa komisyonu, bir plan bütçe komisyonu gibi daimi bir komisyonu değil. Geçici olarak kurulmuş. Yasayla kurulmuş bir komisyon değil. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde daha evvel defaatle görülen, teamül gereği kurulan defakto komisyonlardan birisidir. Şimdiye kadar 10 kez bu tür komisyon kurulmuş. 19. Dönemde, 22. Dönemde, 23. 24. Dönemde, 26. Dönemde buna benzer komisyonlar kurulmuş. Anayasa Uzlaşma Komisyonları kurulmuş, başka konularda komisyonlar kurulmuş. Bu komisyon, Meclis teamüllerine uygundur, Türkiye'nin hukuk sistemine uygun bir komisyondur. Zaten öyle olmasa bugüne kadar gelmesi mümkün olmazdı. Ayrıca bazen şöyle bir yanlış algılama da ortaya çıkıyor. Bu komisyon yasal düzenlemeleri yapacak, bu komisyon anayasa düzenlemeleri yapacak… Hayır, değil. Bu komisyon, niteliği, tanımı itibarıyla tavsiye niteliğinde kararlar alan bir komisyondur. Şimdiye kadar bütün kararlarımızı hemen hemen ittifakla aldık. Şimdi bu kararı da ittifakla alırsak bu zaten bir siyasi çerçeveyi, bir perspektifi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de göndermiş olacak. Ümit ederim ki, önümüzdeki dönemi kısa bir süre içerisinde tamamlayarak bu tarihi misyonu, Türkiye'nin önüne çıkmış olan bu fevkalade önemli bir gelişmeyi başarıyla kendi adımıza tamamlayarak Meclis Genel Kurulu'na çalışmalar yapılmak üzere gönderilir ve kazasız belasız bu süreç atlatılır" diye konuştu.
'YENİ BİR DURUM ORTAYA ÇIKABİLİR'
Kurtulmuş, TBMM Genel Kurulu'na sunacağınız çerçeveye ilişkin biraz daha ayrıntı vermeniz mümkün olur mu? Bu çerçeve içerisinde öngörülen yasal ve anayasal adımlar içerisinde münfesih örgüte yönelik bir geçici af öngörülüyor mu? sorusuna " Komisyon adına bir şey söylemem, baştan beri buna çok dikkat ettim. Yani şahsi fikirlerim olabilir ama sonuçta komisyon, hele hele böyle bir konuda 5'te 3 çoğunlukla bir yönelim içerisinde olursa o da bizim için baş göz üstünedir. Buradaki durum şu. Zaten şu andaki mevcut yasal düzenlemeler içerisinde herhangi bir örgüt elemanının pişmanlık duyması çerçevesinde bundan nasıl yararlanacağı belli. Ama yeni bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bir örgüt diyor ki ben kendimi feshediyorum. Hakikaten feshetti mi, etmedi mi, onun için bunun tespit ve tescillinin devletin güvenlik birimleri tarafından yapılması ve bu kararın alınması lazım. O çerçevede yeni bir durum ortaya çıkabilir, yani münfesih bir örgütle ilgili bir çerçeve olabilir, birkaç konuyu, farklı konuları içeren yasal düzenlemeler olabilir. Ama bunun ne olacağı ne şekilde olması gerektiği konusunda sadece şahsi fikirlerimi söyleyebilirim, komisyonu asla yönlendirmek istemem" diye cevapladı.
TESCİL VE TESPİT SÜRECİ
Silah bırakma tescil ve tespit edildikten sonra yasal düzenleme yapılacak dediniz. Bu konuda süreç nasıl işleyecek? O tespit ve tescil nasıl yapılacak? sorusuna Kurtulmuş "Bunlar tabii işin teknik tarafı. Bunu yapacak olan biz değiliz, bunu yapacak olan ilgili birimlerdir; Milli İstihbarat Teşkilatı, Milli Güvenlik Kurulu esası itibarıyla. Türkiye'nin en üst güvenlik kurulu olarak Milli Güvenlik Kurulu'nda bu konu ele alınır ve Milli Güvenlik Kurulu eğer bu tespitleri yapar ve bunu da ilan ederse burada çok önemli bir mesafe aşılmış olur.
Yasa hazırlama faslı ise… Arkadaşlara da anlatıyorum, yasa hazırlamak kolay, oturursunuz, bütün partilerden temsilciler gelir, bir ortak alan oluşur ve inanın ki hele hele partiler anlaştıktan sonra parlamentoda 3-5 günde istediğiniz yasayı çıkarırsınız. Mesele yasa hazırlığından ziyade, yasa hazırlığından önceki sürecin iyi olgunlaştırılması, başından beri söylediğimiz kamuoyunun da bu konuda hazır hale gelmesinin temin edilmesidir" diye yanıt verdi.
İMRALI'YA HEYET GÖNDERİLMESİ
İmralı'ya komisyondan bir heyet oluşturulup gönderilmesi fikri tartışılıyor. Bu konuda sizin beklentiniz nedir, fikriniz nedir? sorusuna Kurtulmuş " Daha evvel de birkaç sefer bu konu komisyonda da bir şekilde gündeme geldi. Ama sürecin geldiği bu hassas noktada, 'Silahları bırakıyorum' diyen ve örgütü yıllardır yönlendiren kişinin ne düşündüğüyle ilgili, zaten DEM heyeti üzerinden bu bilgiler ortaya konuluyor. Ama bu sürecin tamamlanması bakımından böyle bir adım atılabilir. . Ama bu kararı verecek olan Meclis'teki komisyonumuzdur. Benim şahsi görüşüm burada önemli değildir. Çeşitli siyasi partiler bu konuda olumlu kanaatlerini ifade ettiler, ediyorlar. Kamuoyu önünde de ediyorlar. Eğer komisyon da böyle bir karar alırsa ona göre hareket edilir" diye cevapladı.
'HEM IRAK'TAKİ HEM SURİYE'DEKİ GELİŞMELER YAKİNEN TAKİP EDİLİYOR'
Suriye ile örgütün arasındaki ilişkiler bu sürecin neresinde? sorusuna Kurtulmuş "Bu konu, komisyonda çeşitli vesilelerle gündeme geldi. Özellikle bakanlarımızın komisyon ziyaretleri sırasında bu konular ele alındı. İmralı'dan gelen açıklama çok açık, net. Örgütün bütün bileşenleriyle birlikte silah bırakması telkin ve tavsiyesinde bulunuldu. Dolayısıyla bizim için örgütün tamamen kendini münfesih addettiği meselesi, bütün unsurlarıyla birlikte silah bırakmasıyla da yakından ilgilidir. Bunun için Türkiye ilk andan itibaren Suriye'deki yeni yönetimle oradaki YPG unsurlarının süratle anlaşmaları için tavsiyelerini, telkinlerini yapmıştır, yapmaya devam ediyor. Orada beklentimiz, süratle 10 Mart mutabakatına uyulması, YPG'nin yasal, legal bir unsur olarak eğer Suriye yönetimiyle anlaşıyorsa, bu anlaşmalarını tamamlıyorsa, onu yapması ve artık nasıl PKK bir terör örgütü olmaktan çıkıyorsa, onun yan kolu olan PYD, YPG'nin de bizim açımızdan da özellikle Suriye yönetimi bakımından da artık bir terör örgütü olmaktan çıkarılması gerekir. Süreci devletin bütün kurumları yakinen takip ediyor. Tabii ki devletin bütün güvenlik önceliklerine de hiçbir şekilde taviz vermeden hem Irak'taki hem Suriye'deki gelişmeler yakinen takip ediliyor. Türkiye'de yürütülen sürecin, Türkiye'nin güvenliğine asla zarar verecek bir yöne doğru çekilmesine de herhalde Türk Devleti müsaade etmez" diye cevap verdi.
'KALICI SONUÇLAR DOĞURACAK OLAN, TERÖRÜ ORTAYA ÇIKARAN SEBEPLERİN ORTADAN KALDIRILMASIDIR'
Meclis'ten çıkacak raporda çatışmasızlığı devam ettirecek ceza yasası, infaz yasasıyla ilgili mi öneriler olacak? Meclis raporunda sosyal politikalara dair öneriler, tavsiyeler gelecek mi? sorusuna Kurtulmuş " Raporun nasıl çıkacağını bilmiyorum. Şunu biliyoruz. Bütün çatışma çözümlerinden öğrendiğimiz, işin bir negatif barış kısmı, bir de pozitif barış kısmı var. Yani öncelikle silahların bırakılması, artık terör ve çatışma ortamının ortadan kaldırılması dediğimiz negatif barış kısmı. Ama bununla birlikte bundan daha önemli olan, daha kalıcı sonuçlar doğuracak olan, terörü ortaya çıkaran sebeplerin ortadan kaldırılmasıdır. Bunların içerisinde sosyal politikalar da var, bunların içerisinde bölgesel kalkınma ile ilgili konular da var, bunların içerisinde hak ve özgürlüklerin genişletilmesi var, demokratik standartların yükseltilmesi var vesaire. Dolayısıyla burada sadece silahların susturulması ve bir örgütün feshedilmesi meselesiyle ilgili bir süreç değil, bu işin bundan çok daha önemli olan kısmı ise pozitif barışı tesis edecek adımların atılmasıdır.
Arkadaşlara hep şunu söylüyorum. PKK elindeki bırakın ağır silahlarını, son tabancasını bile getirdi, teslim etti… Eğer terörü ortaya çıkaracak nedenler hala ortada duruyorsa, bugün bunlara bu silahları verenler, yarın çok daha güçlü silahları verirler, çok daha kuvvetli silahları verirler; bu örgüt olmaz ama başka bir örgütü yine Türkiye'nin başına bela ederler. Dolayısıyla burada akıl etnik kimlikler üzerinden ve mezhep, meşrep kimlikleri üzerinden, yani bizim milli birliğimizin esas unsurları olması gereken farklılıklarımız üzerinden ayrıştırıcı siyaset yapmaya imkan bırakmayacak şekilde, ortamı iyileştirmemiz lazım. Bu pozitif barışı sağlayacak olan esas yönelim burasıdır ve buradan da Türkiye, bu kadar büyük tecrübelerinden sonra Allah'ın izniyle çok olumlu sonuçlar alır" diye yanıt verdi.
'SURİYE'DE YENİ BİR TABLO VAR'
Kurtulmuş YPG ve Suriye'deki sürece ilişkin soruya "Burada bu tür tartışmalar, aslında herkesin kendi politik alanını tahkim ederek yol açmasıyla ilgili bir şey. Onun için başından beri diyoruz ki bu mesele bir bisiklete binmek gibi. Tek ayağınızla bisikleti çeviremezsiniz. Yani bütün bu yasal düzenlemeler yapılsın, ondan sonra örgüt üzerine düşeni yapsın, böyle bir şey olmaz. Dolayısıyla herkes üzerine düşeni yapacak. Herkes bu süreçte kendisinden beklenilenleri yapacak. Biraz fazla atacak, biraz geriden gelece bu ayrı bir konu, ama sonuçta tek ayakla bisiklet süremezsiniz, iki ayağın birden çalışması lazım. Şimdiye kadar iki ayağın da iyi kötü, işte zamanlama şöyle oldu, böyle oldu bunların hepsi çok detaydır. İşte İmralı'ya gidildi gidilmedi bunların hepsi detaydır. Sonuç itibarıyla şimdiye kadar iş, belli bir noktaya kadar geldi.
Şimdi içeride PKK'nın bitirmesi ve dışarıda PYD-YPG meselesi... İşte biz onun için terörsüz Türkiye, terörsüz bölge diyoruz. Yani Türkiye'de terörü tamamen bitirdiniz ama Suriye'de ve Irak'ta, hatta daha gidin Lübnan'da terör devam ederse bunun Türkiye'ye negatif etkileri kaçınılmazdır. Dolayısıyla Türkiye bu çabayı sürdürürken mutlaka Suriye'de ve Irak'taki terör yapılanmalarının ortadan kalkmasıyla ilgili taleplerini mutlaka zaten konuşacaktır, tartışacaktır. Bu çerçevede Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'yle çok yakın ilişkiler içerisinde bu konu konuşuluyor. Şimdi Suriye'de yeni bir tablo var. Burada da zaten Suriye Cumhurbaşkanı Şara, YPG ile görüşmeler yapıyorlar.
Bizim beklentimiz ne? Bir an evvel YPG, PYD orada devletin resmi unsurlarına entegre olsun. Yöntemde farklılıklar olabilir, teklifler farklı olabilir. Bunları müzakere edecek olanlar tabii ki Şara'yla, daha doğrusu Suriye Merkezi Yönetimi ile oradaki yapılanmadır. Ama oradaki yapılanmanın varlığı ve bunun ayrı bir terör yapılanması olarak durması, biz içeride istediğimiz kadar terörü bitirirsek bitirelim, istediğimiz tam sonucu bize sağlamaz. Bunu biliyoruz" diye cevap verdi.
'KASIM SONU GİBİ İNŞALLAH İŞ ŞEKİLLENMİŞ OLUR'
Komisyonun önümüzdeki raporu hazırlaması için öngördüğünüz, tabii ki silah bırakmayı esas olarak alacağınızı söylediniz, bir takvim var mı? şeklindeki soruya Kurtulmuş "Raporun hazırlanacağına ilişkin bütün partilerin bilgisi var. Bazı partilerin hazırlığı var. Biliyorsunuz 31 Aralık'ta komisyonu bitirmek için en başta tüzüğümüzü öyle kurmuştuk. Benim zihnimden geçen ekim sonu bitirmekti ama biraz gecikecek, öyle görünüyor. Kasım sonu gibi inşallah iş şekillenmiş olur" diye yanıt verdi.
'TEKNİK SEBEPLERLE BU HAFTA PERŞEMBE YAPACAĞIMIZ TOPLANTIYI ERTELEDİK'
Komisyondan bi teknik sebeplerle bu hafta perşembe yapacağımız toplantıyı erteledik.r grup milletvekilinin İmralı'ya ziyaret yapacağına ilişkin soruya Kurtulmuş "Tamamen teknik sebeplerle bu hafta perşembe yapacağımız toplantıyı erteledik. Bir bakan arkadaşımız yurt dışında olacağı için toplantıyı yapmadık. Önümüzdeki hafta İçişleri Bakanımızı, Milli Savunma Bakanımızı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımızı dinleyeceğiz. Öyle görüyorum ki son dinleme faslıdır bu. Eğer ilave yeni bilgileri olursa sonra yine komisyon bilgilendirilir. Dolayısıyla tamamen teknik bir sebepten dolayı bu erteleme yapılmıştır. Şunu söyleyeyim. Demirden korkan trene binmesin. Bu, Türkiye'nin en zor konusu. Tabi ki burada herkesin söylediği söz sadece kendisinin bugününü değil, bütün geleceğini de şekillendirecek. Ama eğer bu konuyla ilgili komisyon bir gereklilik görürse onunla ilgili de daha evvelki süreçlerde olduğu gibi birtakım düzenlemeler yapılabilir. Bunu da tabii kararını komisyon verecek" diye yanıt verdi.
'ŞU ANDA SÜRECİ BAŞINDAN BERİ YÜRÜTEN DEVLET KURUMLARININ TAMAMI SİYASİ İRADENİN EMRİ ALTINDADIR'
Çözüm süreci dönemiyle bugünü hep karşılaştırıyorlar. Bu karşılaştırmayı siz doğru buluyor musunuz, bir benzerlik var mı? sorusuna Kurtulmuş " Geçen süreci de aşağı yukarı neredeyse her gününü hatırlayan, bilen birisi olarak söyleyeyim. Çok büyük farklılıklar var. Her şeyden evvel üzülerek ifade ediyorum, o dönem içerisinde devlet adına bu süreci yürüten kurumların neredeyse tamamı FETÖ'cülerin yönetimindeydi, onların etkisi altındaydı. Habur'daki provokasyonun nasıl ve kimler tarafından yapıldığını gayet iyi biliyorsunuz. Oslo'daki müzakerenin daha mürekkebi kurumadan yine Milli İstihbaratın içerisindeki elemanlar tarafından servis edildiğini biliyorsunuz. İşte o anlaşmanın yapılmasından iki üç gün sonra Fransa'da üç PKK'lının infaz edildiğini, bunu infaz eden adamın da sonradan yakalanarak cezaevine konulduğunu ve cezaevinde öldürüldüğünü biliyorsunuz. Yani bir siyasi irade bunun olmasını istiyordu ama devletin içinde de yuvalanmış başkalarına ait bir siyasi irade bu işin olmamasını istiyordu.
Bu sürecin en önemli hususu, Sayın Devlet Bahçeli'nin yolu açması, arkasından Sayın Cumhurbaşkanımızın bunu elini taşın altına koyarak bir devlet politikası haline getirmesi ve bütün partilerin sahiplenmesiyle birlikte şu anda süreci başından beri yürüten devlet kurumlarının tamamı siyasi iradenin emri altındadır. Yani hiçbirisi siyasi iradenin bilgisi altında herhangi bir adım atmıyor" diye yanıt verdi.
'O SLOGANLARI ATANLARIN HEPSİ TUTUKLANDI'
Mecliste slogan atılmasına ilişkin soruya Kurtulmuş "Meclis'te o sloganların atılması, Diyarbakır'da başka yerlerde, gerçekten milletin kahir ekseriyetinin rahatsızlık duyduğu eylemlerin ortaya konulması, açık söylüyorum provokasyondur. Başından beri biz bir şey söyledik, bu işin eğer bir altın oranı varsa Kürt'ün onurunu, Türk'ün gururunu koruyarak bu süreci tamamlamaktır.
Bizim devlet olarak Kürt halkıyla, Kürt'ün kimliğiyle vesaireyle hiçbir problemimiz, hiçbir sıkıntımız yok, hepimiz eşit, özgür yurttaşlarız. Tam bunu söylüyoruz bir gün sonra Diyarbakır'da o rezalet ortaya çıkıyor. Üç beş tane adam orada ağıza alınmayacak sözler söylüyor. İçişleri Bakanlığı da gereğini yerine getirdi. O sloganları atanların hepsi tutuklandı, elebaşları tutuklandı. Dolayısıyla bir taraftan bu tür şeylere provokasyonlara karşı uyanık olacağız, bir taraftan da devlet olarak üzerimize düşen sorumlulukları yapacağız. Ancak o şekilde bu süreç ilerletilir.
Umut hakkına ilişkin soruya ise Kurtulmuş "Henüz öyle bir konu gündemde yok, yani komisyonun gündeminde yok" diye cevap verdi.