Mehmet Can PEÇE/ARDEŞEN (Rize),(DHA)- SAADET Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, "Türkiye deprem bölgesinde ve bu depremin çözümü için depremden sonrasına hazırlık yapmak yerine, deprem öncesinde tedbirler almaya yönelik çalışmalar yapmak mecburiyetindedir. Ama görüyorum ki ne Maraş depreminden sonra ne de İstanbul'da yaşanan bu depremden sonra hala aklımızı başımıza almadığımızı görmekteyiz" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin 8’inci Olağan İl Kongresi'ne katılmak üzere Rize'nin Ardeşen ilçesine geldi. Kongrede konuşan Arıkan, "İnsanlarımız Saadet Partisi'ni bekliyor. Problemlerine çözüm bulabilecek, somut öneriler sunabilecek, dertlerini anlatabilecek temsilciler arıyorlar. Bu talebi gittiğimiz her yerde görüyor, hissediyoruz. İki gün önce üzücü bir hadise yaşadık. İstanbul'da önemli bir deprem hadisesi yaşandı. Türkiye, deprem bölgesinde olan bir ülke. Türkiye'de yaşayan insanların yüzde 96'sı deprem tehlikesi altında olan bölgeler içerisinde yaşıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini attığımız Kurtuluş Savaşı'nda 37 bin kardeşimizi kaybettik ama Kahramanmaraş depreminde bunun 2 katı kadar insanımızı maalesef kaybettik. Değerli kardeşlerim, tekrar tekrar söylüyorum; deprem öldürmez ama ihmal öldürür. Türkiye maalesef ihmaller silsilesinin yaşandığı bir coğrafya haline geldi. Maraş'ta bir depremin olacağına işaret edilmişti. Tatbikat edilmesine rağmen bir önlem alınmadı ve 70 bine yakın insanımızı maalesef kaybetmiş durumdayız. Ve o gün de o Maraş depreminden sonra da bugün olduğu gibi depremle alakalı neler yapılacağı, hangi tedbirlerin alınacağı günlerce, saatlerce televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde anlatıldı duruldu. En başta Saadet Partisi olmak üzere, aklın ve bilimin sesine kulak veren bütün siyasi yapılar büyük İstanbul depremine dikkat çekmeye çalıştılar" dedi.
'2 MİLYON 800 BİN İSTANBULLU DEPREM TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYA'
2 milyon 800 bin kişinin deprem tehdidiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Mahmut Arıkan, "Önemli bir deprem hadisesi yaşandı. 2 yıl önce idareciler hangi cümleleri kullandıysa bugün yine aynı cümleleri kullandığını maalesef görmekteyiz. Deprem meselesi siyasete malzeme edilecek bir mesele değildir. Türkiye deprem bölgesinde ve bu depremin çözümü için depremden sonrasına hazırlık yapmak yerine, deprem öncesinde tedbirler almaya yönelik çalışmalar yapmak mecburiyetindedir. Ama görüyorum ki ne Maraş depreminden sonra ne de İstanbul'da yaşanan bu depremden sonra hala aklımızı başımıza almadığımızı görmekteyiz. Ve bugün İstanbul'da 600 bin ile 700 bin arasındaki konut sayısının, Allah korusun son yaşadığımız depremden bir tık fazlasıyla yıkılacağını bizzat hükümetin en üst düzey yetkilileri söylüyor. 700 bin konut ne demek biliyor musunuz? Her konutta 4 kişi yaşadığını düşünürsek, 2 milyon 800 bin İstanbullu deprem tehdidiyle bugün maalesef karşı karşıya" diye konuştu.
'600 BİN ÇİFTÇİMİZ MESLEĞİ BIRAKTI'
Mahmut Arıkan, "Türkiye’nin her yerini geziyorum. Herkesle hemhal oluyorum, herkesin dertleriyle hemhal olmaya çalışıyorum. Ve bugün Türkiye'de en çok dertlenen, en çok problem yaşayan ve en çok problemi görmezden gelinen kesim çiftçi vatandaşlarımız arkadaşlar, Türkiye'de birçok kişi yaşananlardan ve uygulanan politikalardan dolayı fatura ödüyor ama ekonomik manada en fazla faturayı çiftçi kardeşlerimiz ödeme durumunda kalıyor. 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde ilk kez bu yaz, 2024 yazında çiftçiler eylem yaptılar. Sokaklara döküldüler, traktörleriyle araçlarıyla trafiği kapattılar, iktidarın toplantılarını protesto etmeye ihtiyaç hissettiler. Niye? Artık canlarına tak etti, buraya kadar geldi. Dayanamıyor artık çiftçilerimiz. Ne girdi fiyatlarına yetişiyorlar ne de devletin tahsis ettiği taban alım fiyatlarına tahammülleri kaldı artık. Ve bu iktidar döneminde tam 600 bin çiftçimiz mesleği bıraktı. Çiftçiliği yapmadı artık. Rize'deki genç, Ardeşen'deki genç oradaki rakamdan dolayı mutlu değil. Devlet olarak çay toplayacak gence asgari ücret garantisi vermiş olsak, sosyal güvence garantisi verilmiş olsa, eminim o genç İstanbul'dan, Ankara'dan asgari ücretle sokaklarda yatma pahasına Rize'yi, Ardeşen’i terk etmeyecek, memleketinde çalışmaya devam edecektir" diye konuştu.
'PERDE GERİSİNDE BÜYÜK BİR HESAP VAR'
Arıkan, "Bir diğer acı rakam, tarımla alakalı. Son dönemde arkadaşlar, burası çok önemli. Devletin beka meselesiyle alakalı bir durum. Tam 28 milyon metrekare tarım arazisi, yabancılar tarafından Türkiye'de satın alındı. Yabancılar bizi sevdikleri için bizim kara kaşımıza kara gözümüze bu arazileri almıyor. Perde gerisinde büyük bir hesap var. Perde gerisindeki hesap, bu tarım arazilerinin yabancılar tarafından alınmasının sebebi; Türkiye'yi uzun vadede sıkıntıya sokmak, Türkiye'yi bölmek" dedi.
ÇAY ALIM FİYATI
En düşük yaş çay fiyatının 40 lira olması gerektiğini söyleyen Arıkan, "Herkes bir vaatte bulunuyor. Ama iktidar olduğumuz dönemde 1 kilogram çayın bedelini 4 ekmek edecek orana ulaştırmışız. Ne demek? 1 kilogram çay bugün 60 TL demek. Bugün çiftçimize, Rize'deki çiftçimize desek ki 'Sizin çay alımınızı 60 lira yapıyoruz' desek herhalde bize, 'Şaka yapıyorsun, dalga geçiyorsunuz' derler. Maalesef vatandaşımız o noktaya geldi arkadaşlar. Buradan hükümete sesleniyorum; bu yıl çay alım fiyatı en düşük 40 lira olması gerekir. İktidarımızda çay alım fiyatını geçmişte nasıl ki 4 ekmeğe tekabül ediyorsa, 2025 rakamlarıyla 60 liradan çayları alacaksınız. Hiç tereddüttünüz olmasın. Büyüklerin bir lafı vardır; 'Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz' denir. Saadet Partisi iktidarında çay alım fiyatını 60 lira yapacağımızı tekraren ifade etmiş olayım inşallah" diye konuştu. (DHA)