Zehra BAYKAL/YALOVA (DHA)-BÜYÜK Marmara depremine ziyaret için geldiği Yalova'da yakalanan ve felaketin olduğu ilk anda itibaren gönüllü olarak hastanede çalışan emekli sağlık personeli Cihan Cirik (72), 17 Ağustos 1999'un yıl dönümünde DHA'ya konuştu. Cirik, "2 araçla birlikte devlet hastanesine gittik. Yolların enkaz nedeniyle kapalı olduğunu gördük. Açık yol bularak hastaneye ulaştık. Hastanenin acil servisi önünde yaralılara yardım ettik" dedi.
Kocaeli'de 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki Marmara depreminin üzerinden tam 26 yıl geçti. 17 bin 480 kişinin ölümü ile 43 bin 953 kişinin yaralanmasına neden olan depremin yol açtığı hasarın izleri zamanla silindi ama acısı hep yüreklerde kaldı. Sinop'tan çocuklarını ziyaret etmek için geldiği Yalova'da depreme yakalanan emekli sağlık personeli Cihan Cirik, felaketin yıl dönümünde yaşadıklarını DHA'ya anlattı.
'HASTANEYE GİTMEMİZ GEREKTİĞİNİ SÖYLEMİŞTİM'
Büyük korku ve panik yaşadıkları depremin bitmesiyle evinden çıkarak hastaneye gittiğini belirten Cihan Cirik, "Çocuklarımın yanına misafir olarak gelmiştim. 16 Ağustos'ta gelmiştim, 17 Ağustos'ta da depremi yaşadık. Daha önceki deneyim ve tecrübelerimden depremle ilgili sarsıntıyı bildiğim için, çocuklara büyük bir depremin olduğunu ve insanların bize ihtiyacı olduğunu, bu nedenle hastaneye gitmemiz gerektiğini söylemiştim. Sarsıntılar devam ederken, elimde küçük bir el feneriyle eve tekrar çıktım. Arabaların anahtarlarını ve çocuklara birkaç kıyafet aldım ve sonra 2 araçla birlikte devlet hastanesine gittik. Yolların enkaz nedeniyle kapalı olduğunu gördük. Açık yol bularak hastaneye ulaştık" dedi.
'GÖLCÜK'E GİTTİĞİMDE ŞOK GEÇİRDİM'
Cihan Cirik, "Sağlıkçı olmam sebebiyle hastanedeki yaralılara yardımcı olmak amacıyla hastanenin acil servisi önünde yaralılara yardım ettik. 3-4 günüm böyle geçti. Sonra eşimin yeğenlerinin bulunduğu Gölcük'te de büyük bir deprem olduğunu öğrendim. Gece yarısı Gölcük'e gittim. Orada oturdukları binaya gittiğimde şok geçirdim. 8 katlı 3 bina vardı, birbirine karışmış şekilde moloz haline gelmişti. Sabaha kadar çocuklara ulaşmaya çalıştık. Depremin 4'üncü günü gelen iş makinelerinin de desteğiyle 6 kardeşten 2 tanesini sağ çıkarabildik. 3 tanesi ölü olarak, 1 tanesine ise hiç ulaşamadık. Hala izine rastlayamadık. Sonrasında tekrar Yalova'ya döndüm. Hastane bahçesinde Kızılay'ın verdiği çadırları kurduk" diye konuştu.
'FOTOĞRAFLARI HASTANE BAHÇESİNE ASILMIŞTI'
Cirik, "Hastaneye gelen yaralıların bir kısmının durumu çok ağırdı. Hasta yakınları tarafından 'yaralı' olarak getirilen birçok kişinin ise ölmüş olduğunu anladık. Hastanenin girilebilen koridorlarında ölen insanların cesetleri vardı, yan yana konmuştu. Ölenlerin sadece yüzlerinin fotoğrafını çekilip, hastane bahçesine asılmıştı. İnsanlar yakınlarının ölüp ölmediğini görmek amacıyla bu fotoğraflara bakıyordu. Bir zaman sonra gözleri görmeyen yaşlı bir adam ile eşiyle karşılaştık. Kendilerini feribota götürmemi istediler. Feribotun çalışmadığını söyledim. Başında bir kanama vardı. O sırada başındaki yarayı temizleyip, pansuman yaptım. Daha sonra hastane bahçesinde bir müddet beklemeleri gerektiğini söyledim" dedi. (DHA)