'Terörsüz Türkiye' hedefinde kurulan komisyon toplandı
'Terörsüz Türkiye' hedefinde kurulan komisyon toplandı
İçeriği Görüntüle

Aybala MELEK/ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi'nin açılışında konuştu. Erdoğan, "Yurt dışına çıkarılan bu eserleri uzun yıllar süren bilimsel çalışmaların yanı sıra hukuki ve diplomatik girişimlerimizle ait olduğu topraklara, Anadolu'ya getiriyoruz. 2002'den bugüne tam 13 bin 291 tarihi eserin anavatana iade edilmesini sağladık" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde düzenlenen 'Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi'ne katıldı. Erdoğan, Anadolu topraklarının binlerce yıl boyunca sayısız topluluğa tarihin akışını değiştiren nice devlet ve medeniyete ev sahipliği yaptığını belirterek, "Bu toprakların her bir katmanı bu katmanlarda gün yüzüne çıkarılan her bir eser sizi tarihin en kadim sayfalarına götürür. Burada inançlar, kültürler, diller ve renkler iç içe geçmiş, hepsi birbirine eklemlenmiş, insanlığın ortak hafızası Anadolu'da şekillenmiştir. 10 asırdır muhafızı olmakla gurur duyduğumuz; kimliğimizle, kültürümüzle, adım adım abat ettiğimiz Türk İslam medeniyetinin en nadide eserleriyle nakış nakış süslediğimiz Anadolu, insanlığın tüm serencamını yansıtan bir açık hava müzesidir. Bugün dünyanın herhangi bir ülkesine gitseniz, oradaki insanlara, 'İnsanlığın en eski yapıları hangileridir?' diye sorsanız alacağınız cevap büyük ihtimalle ya Mısır Piramitleri ya da İngiltere'deki taş yapıt olacaktır. Oysa hemen yanı başımızda Şanlıurfa ilimizin Haliliye ilçesinde bulunan Göbeklitepe'nin geçmişi, taş yapıttan 7 bin yıl, Mısır piramitlerinden ise 7 bin 500 yıl öncesine uzanmaktadır. Yani tam 12 bin yıllık bir yapıdan bahsediyoruz. Tevarüs ettiğimiz tarih ve medeniyeti içinde yaşadığımız coğrafyayı hakkıyla anlayamazsak, gelecek rotamızı doğru çizemeyiz. Milletçe biz bin yıldır buradayız. Bu topraklarda yaşıyoruz. İnşallah kıyamete kadar da burada olmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla milli kültürümüzün istikametini de burada aramak zorundayız" diye konuştu.

'SAHİP OLDUĞUMUZ BİRİKİMİN GÖRÜNÜR KILINMASINA ECDADIMIZ ÖZEN GÖSTERMİŞTİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin arkeoloji alanında çok zengin bir mirasa sahip olduğunu ifade ederek, "Bu hazineyi ortaya çıkarmak, belgelemek, ihtimamla korumak ve yeni nesillere en güzel şekilde bırakmak bu bakımdan son derece önemlidir. Sahip olduğumuz birikimin görünür kılınması ve tüm detaylarıyla korunup geleceğe aktarılmasına ecdadımız büyük özen göstermiştir. İlk olarak, Sultan Abdülmecid döneminde eski medeniyetlere ait eserler, kültürel servet olarak görülmüş, muhafaza altına alınmaya başlanmıştır. Takip eden süreçte, 19'uncu yüzyılın son çeyreğinde ise Asar-ı Atika Nizamnameleri’nin yayımlanmasıyla birlikte tarihi eserlerin korunması hususu kanuni bir zemine taşınmıştır. Sultan Abdülhamid Han’ın izni ve iradesiyle 1891 yılında açılan, Osman Hamdi Bey ile kurumsallaşmasını tamamlayan Müze-i Hümayun, yani bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi, sadece Osmanlı coğrafyasının değil, Doğu’nun da ilk modern müzesi olarak kayıtlara geçmiştir" dedi.

'BAYRAK YARIŞINI BİZ YÜRÜTÜYORUZ'

Arkeoloji sahasındaki çalışmaların, Cumhuriyetin ilk yıllarında atılan kararlı adımlarla daha da geliştiğini ve ivme kazandığını söyleyen Erdoğan, "1930'lu yıllarda kurulan müzeler, farklı yerlerde başlatılan kazılar ve üniversitelerimizde açılan arkeoloji kürsüleri, bu alandaki bilimsel çalışmaları bir üst noktaya çıkarmıştır. İlerleyen dönemlerde geniş kapsamlı pek çok proje hayata geçirilmiştir. Bu alandaki bayrak yarışını, tüm imkanlarımızı devreye almak suretiyle şu anda biz yürütüyoruz. Tarih ve kültür mirasımızı yarınlara taşımak için sizlerle birlikte tüm gücümüzle gayret sarf ediyoruz. Kültür Bakanlığımız, ilgili kurumlarımız, üniversitelerimiz, hocalarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve arkeoloji camiamızın tüm aktörleri ile yoğun bir emek harcıyoruz. Cumhurbaşkanlığında bu alanda görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız, hiçbir detayı atlamadan kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla çalışıyor. Sizlerin alın terinin neticesinde ortaya çıkarılan gizli hazinelerimizin hak ettiği ilgiyi ve değeri görmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Emeklerimizin boşa gitmediğini görmenin haklı gururunu yaşıyoruz" diye konuştu.

Erdoğan, "Bugün, yıllık 800’e yaklaşan saha çalışmasıyla bu alandaki faaliyetlerimizi hem kapsam hem de içerik itibarıyla çok önemli bir seviyeye ulaştırdık. Karada kazı ekiplerimiz, su altında ise dalgıç bilim insanlarımız arkeolojide adeta destan yazıyor. Arkeolojide bu destanı yazmanın ötesinde insanlık tarihine eşsiz katkılar yapıyor. Şunu da burada sizlerle paylaşmak isterim; Türkiye, gerek toprak yüzeyi gerek su altı keşiflerinde dünya arkeolojisinde ilk sırada yer alıyor. Mağara kazılarından Taş Tepeler projesine, höyüklerimizden klasik dönem kentlerine, Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı’ndan Malazgirt Savaş Alanı araştırmalarına uzanan her çalışmayla Anadolu’nun kadim geçmişini farklı yönleriyle ortaya koyuyoruz" dedi.

'KAZI SÜRESİNİ 12 AYA ÇIKARDIK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 yılında, 'Geleceğe Miras' projesini başlattıklarını belirterek, "Bu projeyle Türkiye’de arkeolojiye ayrılan kaynağı katbekat artırdık. Ülkemizin dört bir yanındaki kazı başkanlıklarımızın sayısını son 7 yılda 151'den 250’nin üzerine çıkardık. Sadece 2024 yılında kazı çalışmaları için 2 binden fazla uzman, 3 bini aşkın çalışanla arkeoloji faaliyetlerine önemli bir istihdam desteği sağladık. Geleceğe miras projemizin neticelerini de kısa sürede almayı başardık. Projenin en somut çıktıları, kazı sürelerinde kendisini gösterdi. Daha önce kazılar, kısıtlı bir süre zarfında yapılıyor, kazı sezonu yaklaşık 90 günden oluşuyordu. Kazı alanının açılıp kapatılma süreçleri de göz önüne alındığında, bu süre neredeyse 40-50 güne düşüyordu. Sağladığımız yeni imkanlarla kazı süresini 12 aya çıkardık. Şimdi hocalarımız, hava şartları uygun olduğu müddetçe kazı çalışmalarını çok yönlü bir şekilde gerçekleştiriyor, kalan süreyi ise bu çalışmaların akademik süreçlerine teksif ediyor" dedi.

'TÜRK-İSLAM ARKEOLOJİSİNİ HAYATA GEÇİRMEK BİZE NASİP OLDU'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, projenin önemli bir sonucu daha olduğunu da belirterek, şunları söyledi:

"Ülkemizde kazı çalışmaları 163 yıl önce Efes’te başlamıştı. O dönemde yabancı hocalar tarafından yürütülen çalışmalar vardı. Proje ile ören yeri kazılarında Türk koordinatör kazı başkanlığı uygulamasını biz başlattık. Kazı alanlarımızı ihya etmeyi, bu alanları karşılama merkezleri ve yürüyüş yollarıyla yerli ve yabancı ziyaretçilerin istifadesine sunmayı sürdürüyoruz. 27 noktada devreye aldığımız gece müzeciliği uygulamasıyla ziyaretçiler yalnızca gündüz değil, gece de büyüleyici bir tarih yolculuğuna çıkıyor. Bu ay itibarıyla Türk-İslam Dönemi Mezar Taşları ve Kitabeleri Ulusal Envanter Projesi'ni de başlatmış bulunuyoruz. Bu projeyle Anadolu’nun dört bir yanında Türk-İslam dönemine ait mezar taşları ve kitabeleri tespit ediyor, belgeliyor, ulusal veri tabanında bir araya getiriyoruz. Topladığımız verileri, ulaştığımız tüm bu eserleri çok hacimli bir külliyata dönüştürmeyi hedefliyoruz. Uzmanlarımız önce ülkemizi, ardından Türk'ün adım attığı her yeri inşallah karış karış gezecek ve kültür mirasımızı özenle kayıt altına alacaktır. Yakın zamana kadar geri plana itilen Türk-İslam arkeolojisini hayata geçirmek de hamdolsun yine bize nasip oldu. Medeniyet mirasımızın izlerini evvela Anadolu'ya giriş kapımız olan Kars Ani Harabeleri'nde, ardından da Ahlat'ta, Malazgirt'te sürmeye başladık. Her biri tarihe not düşen, maziyi ati ile buluşturan onlarca, yüzlerce çalışmaya imza attık. Üniversitelerimizde Türk-İslam Arkeolojisi bölümlerini kurarak bu alana yeni bir soluk kazandırdık. Diğer taraftan ülke çapında gerçekleştirdiğimiz etkinliklerle tarihi ve kültürel değerlerimizi yaşamaya ve yaşatmaya özen gösteriyoruz."

'YENİ REKORLAR KIRDIK'

Kültür Yolu Festivalleri ile Yaşayan Miras Şölenleri'nin tüm hızıyla devam ettiğini aktarana Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde ise Bir Anadolu Şenliği adı altında kültür ve sanat faaliyetleri icra ediyoruz. Kütüphanecilik başta olmak üzere diğer alanlarda da yeni rekorlar kırdık. Çok titiz bir restorasyon ve yeniden ihya çalışmasıyla 2023 yılında hizmete açtığımız Rami Kütüphanesi'ni 2,5 yılda tam 7 milyon kişi ziyaret etti. 86 yıllık aranın ardından asli kimliğine kavuşturduğumuz Ayasofya-i Kebir Camii'ni tarihinin en kapsamlı restorasyon sürecine aldık. Galata Kulesi'ni eski ihtişamlı günleriyle yeniden buluşturduk. Çökme noktasına gelen Kız Kulesi'ni inşallah daha yüzyıllarca ayakta kalabilecek şekilde aslına sadık kalarak elden geçirdik. İstanbul Arkeoloji ve Ankara Resim Heykel müzelerimizin bakım ve onarım çalışmalarını başarıyla nihayete erdirdik. Başkentimizin kangrene dönen CSO projesini CSO Ada olarak hayata geçirdik. Bu dönüşümün bir sonraki durağı Haydarpaşa ve Sirkeci olacak. Bakanlığımız, gar, kültür ve sanatın iç içe olduğu güzel bir projeye imza atıyor. Projenin tamamlanmasıyla dünyanın göz bebeği İstanbul'un Anadolu yakası da önemli bir kültür ve sanat alanına sahip olacak. Böylelikle hem Haydarpaşa'da hem Sirkeci'de raylı ulaşım hizmetleri sunarken kültür, sanat ve tarih de yeniden hayat bulacak" dedi.

'ESERİN İADESİ İÇİN ÇETİN BİR MÜCADELE VERİLDİ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'den kaçırılan tarihi eserlerin ülkeye iadesi için yoğun bir mücadele içinde olduklarını da belirterek, "Yurt dışına çıkarılan bu eserleri uzun yıllar süren bilimsel çalışmaların yanı sıra hukuki ve diplomatik girişimlerimizle ait olduğu topraklara, Anadolu'ya getiriyoruz. 2002'den bugüne tam 13 bin 291 tarihi eserin anavatana iade edilmesini sağladık. Bu eserlerin sonuncusu olan ve tam 65 yıl önce ülkemizden kaçırılan Marcus Aurelius bronz heykeli şu anda sizlerin ziyaretine açıktır. Türk arkeolojisinin öncü isimlerinden merhum Jale İnan Hocamız bu kıymetli parçanın bulunması için kolları sıvayan ilk isimdi. Eseri bulmak tabii ki yeterli olmadı. Getirilmesi için çok daha çetin bir mücadele verildi. Uzmanlarımız heykelin bize ait olduğunu ispatlamak için kaidesini santim santim ölçtüler, silikon kalıplarını çıkardılar, aynı bölgedeki diğer eserlerden numuneler topladılar. Sonunda bu eseri yeniden ülkemize kazandırdılar. Bu vesileyle Profesör Jale İnan hocamızı şükranla anarken eserin iade sürecinde emeği geçen herkesi canı gönülden tebrik ediyorum" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şunu da asla unutmamanızı sizlerden istirham ediyorum; bakınız, milletimizi esaret altına almayı amaçlayan Sevr Antlaşması'nın 421’inci maddesi, antikalara dair halihazırda yürürlükte olan Osmanlı kanunlarının ilgası hükmünü içeriyordu. Yani tarihi ve kültürel mirasımız üzerindeki egemenliğimiz elimizden alınmak, medeniyet değerlerimiz ortadan kaldırılmak isteniyordu. Sevr'i yırtıp atarken aynı zamanda milletimizin kökleriyle bağını kesmeyi amaçlayan bu dayatmaları da boşa çıkardık. Dolayısıyla arkeoloji camiamızın her bir mensubu, milli varlığımıza sahip çıkarak tarihi bir misyonu ve mesuliyeti yerine getiriyor. Biz sizin emeklerinizin, özveriyle yürüttüğünüz çalışmaların ülkemiz için taşıdığı önemin farkındayız" ifadelerini kullandı. (DHA)

FOTOĞRAFLI

Kaynak: DHA