İSTANBUL, (DHA)- İŞ insanı Azad Medeni Kahraman’ın, ‘Dayanıklı Yarınlar’ programına Şafak Sezer konuk oldu. Programda, birkaç yıldır üst üste meydana gelen depremlerin yaraları sarılmaya devam ederken; bu gerçeği kabullenerek önlem alınması gerektiğine dikkat çekildi.

Azad Medeni Kahraman, sunuculuğunu üstlendiği ‘Dayanıklı Yarınlar’ adlı televizyon programında sinema ve dizi dünyasının sevilen ismi Şafak Sezer’i konuk etti. Programda, Türkiye’nin toplumsal dayanışma kültürü, sanatın birleştirici gücü ve geleceğe dair umut verici projeler ele alındı. Azad Medeni Kahraman, program boyunca hem iş dünyasındaki tecrübelerinden hem de toplumsal sorumluluk projelerinden bahsederken, izleyicilere ilham olabilecek mesajlar verdi. Şafak Sezer ise samimi ve esprili üslubuyla, bireysel çabaların toplumsal değişime etkisine değindi. Özellikle de birkaç yıldır üst üste meydana gelen depremlerin yaraları sarılmaya devam ederken; bu gerçeği kabullenerek önlem alınması gerektiğine dikkat çekildi.

‘KENTSEL DÖNÜŞÜME SEKTE VURMAK YANLIŞ BİR TUTUM’

‘Eşref Rüya setinde samimiyet ve sıcaklık hakim’
‘Eşref Rüya setinde samimiyet ve sıcaklık hakim’
İçeriği Görüntüle

Programın açılışında deprem gerçeğinin ekonomiden bile önce gelmesi gereken ulusal bir öncelik olduğuna değinen Kahraman, “Bu coğrafyada deprem felakettir. Kahramanmaraş merkezli son depremde 11 ilimiz büyük zarar gördü. Kentsel ve yerinde dönüşümde hızlı hareket edilmemesi çok yanlış” dedi.

‘DİŞİNLE, TIRNAĞINLA KURDUĞUN HAYAT BİR ANDA YOK OLUYOR’

17 Ağustos 1999’daki Marmara Depremi’ni beş dakika öncesinden hissettiğini söyleyen Oyuncu Şafak Sezer ise “O gün rüzgar esmiyordu. İçimden ‘deprem olacak’ diye geçirdim. Kısa süre sonra korkunç bir yıkım yaşadık. Hayatını dişinle, tırnağınla kuruyorsun ve bir anda yok oluyor. Bizim elimizdeki en büyük motivasyon moral vermek. Ne kadar moral verebilirsek ne mutlu bize” ifadelerini kullandı.

Programda ayrıca inşaat sektöründeki yanlış uygulamalar, kalitesiz malzeme kullanımı ve rant odaklı yaklaşımlar eleştirildi. Evinde sürekli tadilat gerektiğini ifade eden Sezer, Kahraman’a sorduğu ‘Yanlış anlama ama kandırılıyor muyuz’ şeklindeki sorusuyla dikkat çekti. Sezer, Yeşilçam filmlerinde sıklıkla işlenen gecekondu hikayelerini hatırlatarak, kendi hayatından benzer kesitleri şu sözlerle anlattı:

“Ben bir işçi çocuğuyum. Babamın da annemin de en büyük hayali bir ev sahibi olmaktı. Benim bir tane evim var. Yıllarca uğraş verip bir ev sahibi olduktan sonra bir mimar tarafından kandırılmak gerçekten çok kötü bir şey” dedi.

Kahraman değerlendirmelerini şöyle sonlandırdı:

“Türk inşaatçıları dünya çapında bilgi ve beceriye sahip. Ancak vicdan ve kalite anlayışı olmadan, sağlam yapılar mümkün değil. ‘Rantsal değil, insansal dönüşüm’ gerekiyor. Deprem ülkesi olan Türkiye’de güvenli ve dayanıklı yapılar inşa etmek, güvenli bir gelecek için artık tek koşul.”

Kaynak: DHA