Barış YILMAZ-Hüseyin SEZGİN/BURSA, (DHA)-BURSA'da yaşayan neyzen Salih Kılıç (33), 1800'lü yıllardan bu yana nesilden nesle aktarılan neyzenlik geleneğini, Tarihi Irgandı Köprüsü'ndeki ustasından devraldığı atölyede yaşatmaya çalışıyor. Salih Kılıç, 10 yaşında başladığı tasavvuf yolculuğunu, merhum hocası İbrahim Benlioğlu'ndan aldığı elle hem ney üfleyip öğreterek hem de imal ederek sürdürüyor.
Bursa'da yaşayan Salih Kılıç, 23 yıl önce ortaokul öğrencisiyken ney sanatına merak saldı. Tasavvuf yolculuğuna, aile dostları Neyzen İbrahim Benlioğlu'nun yanında çırak olarak başlayan Kılıç, İlahiyat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği yaptı. Öğretmenlikten istifa edip, Bursa Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı'nda ney sanatçısı olarak görev alan Kılıç, hocasının yadigarı olan Tarihi Irgandı Köprüsü'ndeki atölyede de ney dersleri vermeye başladı. 1800'lü yıllardan bu yana nesilden nesile aktarılan neyzenlik geleneğini, ustasından devraldığı atölyede yaşatmaya çalışan Salih Kılıç, sanatını, merhum hocası İbrahim Benlioğlu'ndan aldığı elle hem ney üfleyip öğreterek hem de imal ederek sürdürüyor. Kılıç, neyzenliğin sabır ve süreklilik gerektiren bir sanat olduğuna dikkat çekiyor. Atölyesinde dersler vererek, usta-çırak geleneğini de sürdüren Kılıç, geçmişle bugünü birleştiren kültürel mirasa sahip çıkmayı amaçlıyor.
'NEYZENLİK, SANATKARLIK DEMEK'
Neyzenliğin sadece ney üflemekle sınırlı olmadığını aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu belirten Kılıç, uzun bir öğrencilik sürecinden geçtiğini dile getirerek, "Neyzenlik, okul gibi değil; sanatkarlık. Sabretmeyi öğretiyor. Bizim talebeliğimiz hala sürüyor. Çok küçük yaşta merhum hocam İbrahim Benlioğlu tavsiyesiyle, günde en az 3 ya da 4 saat ciddi bir mesai ayırıyordum ve bu uzun bir süre devam etti. Sürekli bir dinleme sürecimiz vardı. Uzun bir öğrencilik süreci tabii. Belli bir süresi olmayan bir öğrencilik süreci. Normal okul gibi düşünmemek lazım. Tabii talebeliğimiz hala devam ediyor. Neyzenlik, sanatkarlık demek" dedi.
'SABRI ÖĞRENİYORSUNUZ"
Kılıç, "Ney sazını, yapısı itibarıyla diğer sazlardan farklı bir yere koyuyoruz. Günümüz için çok söyleyemem bunu belki ama eski neyzenlerin bir duruşu, bir ağırlığı ve toplum içerisinde bir saygınlığı vardı. Tabii neyzenlikle bir kere sabrı öğreniyorsunuz. Eskiden ney eğitimleri mevlevihane dediğimiz dergahlarda yapılırdı. Oradaki neyzen başı görevini yürüten bir efendi vardır. Tabii şu an o şekilde bir gelenek yok. Fakat eskiye dair konuşacak olursak, bu neyzenlik eğitimi ciddi bir eğitimmiş. Sadece ney üflemek, müzik yapmak değil, aynı zamanda bir edebin içine, bir ahlakın içerisine, bir maneviyatın içine girmek demekti" diye konuştu.
'USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİYLE GÜNÜMÜZE KADAR GELDİ'
Kılıç, dedelik ünvanının usta-çırak ilişkisi ile ciddi bir eğitim süreci sonunda verildiğini belirterek, "Geçmişe dayanan bir usta-çırak ilişkisiyle günümüze kadar geldi neyzenlik. 1800'lü yıllarda Neyzen Aziz Dede, sonra Ressam Halil Dikmen var, cumhuriyet dönemi sanatkarlarından. Osmanlı'nın son dönemi ve cumhuriyet dönemi sanatkarlarından kendi. Ardından Halil Dikmen'in talebesi, hocamız Nihat Sayın var. Ardından da biz evlatları olarak, buradaki geleneği devam ettirmeye çalışıyoruz" dedi. Ana malzemesi kamış olan, sarı renkli, sert ve sık lifli kamıştan yapılan neyin yapım sürecine de değinen Kılıç, "Teknik olarak söyleyecek olursak, kamış sazlıklardan, sulak arazilerde kesilir. Çok yapraklı ve kaba bir halde. Sonra o temizleniyor ve kamışın üstündeki boğum mesafelerine göre, neye akor da verebiliyor" diye konuştu. (DHA)