İSTANBUL, (DHA) - İSTANBUL Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Enstitüsü Nükleer Araştırmalar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üner Çolak, nükleer enerjinin, Türkiye'nin enerji bağımsızlığı yolunda attığı en stratejik adımlardan biri olduğunu söyledi. Çolak, “Akkuyu ile başlayan bu yol, Türkiye'yi nükleer ihraç eden ülkeler ligine taşıyabilir. Çok güçlü bir potansiyele sahibiz. Bu alandaki bilgi birikimi, yerli sanayiyle buluştuğunda hem ekonomik hem de teknolojik sıçrama yaratacaktır. Akkuyu NGS bu hedefin ilk aşamasıdır. Türkiye'yi ileri nükleer teknolojiler geliştiren ve ihraç eden bir ülke konumuna taşımayı hedefliyoruz" dedi.

Akkuyu projesi kapsamında 350'den fazla yerli firmanın mal ve hizmet sağladığını ifade eden Prof. Dr. Çolak, yerli sanayinin bu sürece güçlü bir şekilde dahil olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Çolak, “İnşaat, montaj, ekipman temini gibi kritik alanlarda yerli şirketlerin daha etkin rol alabilmesi için kalite yönetimi, uluslararası kodlar ve standartlar gibi konularda özel eğitimler veriliyor. Yerelleşme yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda teknolojik gelişim ve sanayi altyapısının güçlenmesi açısından da büyük önem taşıyor" diye konuştu.

'HEDEFİMİZ, YERLİ ÜRETİMLE YÜKSEK KATMA DEĞER YARATMAK'

Türkiye'de sürdürülebilir bir nükleer endüstri kurmanın ciddi bir hazırlık ve uzun vadeli planlama gerektirdiğini belirten Çolak, “Bu süreçte en önemli konu, sanayimizin nasıl bir hazırlık içinde olması gerektiğidir. Eğer bütünden başlanmazsa, birçok parça dışarıdan temin edilmek zorunda kalınır. Ancak hedefimiz, bu ürünlerin katma değer yaratacak şekilde yerli sanayiden sağlanmasıdır" ifadelerini kullandı.

Akkuyu NGS'de yaklaşık 550 bin farklı parça kullanıldığını söyleyen Çolak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güvenlikle doğrudan ilişkisi olmayan birçok bileşeni yerli üretimle karşılayabiliyoruz. Ancak güvenlik açısından kritik ürünlerde geçmişte üretim kapasitemiz yoktu. Bu alanda sertifikasyon çok önemli ve bu yetkinliğe sahip yalnızca 7-8 ülke var. Türkiye'nin de bu ülkeler arasında yer alması gerekiyor. Nükleer sektörde hiçbir firma tek başına var olamaz; şirketlerin tedarik zincirine entegre olması ve yetkinlik kazanması büyük önem taşıyor. Bu yetkinlik, sadece nükleer alanda değil; savunma, havacılık ve ileri imalat gibi stratejik sektörlerde de önemli avantajlar sağlayacaktır."

Bakan Işıkhan, Dünya Bankası heyeti ile görüştü
Bakan Işıkhan, Dünya Bankası heyeti ile görüştü
İçeriği Görüntüle

'AKKUYU, TÜRKİYE-RUSYA ORTAKLIĞIYLA İNŞA EDİLEN KÜRESEL ÖLÇEKLİ BİR PROJE'

Türkiye'nin enerji politikasının 2025-2035 döneminde yıllık ortalama yüzde 3'lük bir elektrik talebi artışını öngördüğünü belirten Prof. Dr. Çolak, “Bu ihtiyaca güvenli, kesintisiz ve düşük karbonlu bir çözüm sunan nükleer enerji, ülkenin 20.000 MWe'lik toplam nükleer kapasite hedefinde kilit rol oynuyor. Nükleer enerji, Türkiye'nin enerji bağımsızlığı yolunda attığı en stratejik adımlardan biridir" dedi.

Nükleer enerji santrali inşası bakımından dünya lideri olan Rosatom tarafından inşa edilen Akkuyu NGS'nin bugün dünyanın en büyük nükleer inşaat sahalarından biri olduğunu belirten Prof. Dr. Çolak, proje hakkında şu bilgileri verdi:

“Her biri 1200 megavat kapasiteli Rus tasarımı 3+ Nesil VVER-1200 tipi reaktörlere sahip dört güç ünitesi eş zamanlı olarak inşa ediliyor. Akkuyu NGS projesi, Rusya ve Türkiye'nin Yap-Sahip Ol-İşlet modeliyle hayata geçirdiği ilk nükleer enerji projesidir. Tesisin tasarım ömrü 60 yıl olup, 20 yıl daha uzatılması mümkündür."

Santral tamamlandığında ülkenin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10'unu karşılayacağını kaydeden Prof. Dr. Çolak, “Akkuyu, yılda 18 milyon ton karbon emisyonunu engelleyerek Türkiye'nin yeşil dönüşümüne doğrudan katkı sağlayacak" diye konuştu.

Kaynak: DHA